YALAN

|
Yalan, inşaat boşluklarına müdavim bir adamın cebindeki bir avuç şekerdi
Adam inanmadı kıza. Ne söylese yalan geldi. Yalan geldi.
Adam bildi bunca yıl sonra yalan geldi mi gitmezdi. Ne söylense yalan olurdu, ne konuşulsa yalan. Yalana bulanmış her şeye bir tiksinti duyardı adam. Kıza? Emin değildi, içinde dalga dalga bir duygu yükseldi; nefret yoktu belki kıza karşı, tiksinmedi ondan tam anlamıyla, öfke bir ara gösterdi kendini, sevgi saklandı her zamanki karanlık yerine.
Yalan, bir genç kızın sutyenine doldurduğu bir avuç pamuktu.
Kızla son konuşmalarında yalanlar havada uçuştu. Yalan uçtu.
Adam bildi bunca yıl sonra yalan uçtu mu tutulamazdı bir daha. Ne kadar koşsan yetişemezdin ardından. Yalan dağılırdı dört bir yana. Hangi kalıba uyuyorsa aralarındaki ilişki, o bile sulandı yalan uçmaya başlayınca. Kıza bakmadı adam hiç, bakamazdı. Kız adama bakmadı, bakamazdı. Aralarında görüş mesafesini sıfırlayan bir buğu vardı. Olmasaydı, kız bakardı adama. Görürdü gözlerindeki inanmaz ifadenin yakıcı kıvılcımını. Buğuya bulanan kız rahattı konuşurken. Kızın, adamın gözlerinde görmediği kıvılcım kuvvet aldığı bir duvara dönüşüyordu ağır ağır. Anlattıkça anlatıyordu kız. Dinledikçe dinliyordu adam. İnanmaması önemsizdi o noktada, kız inanıyordu anlattıklarına. Adam merakına yenilmişti, bir de yalanlara bulanmıştı. Yüzü gözü yalan dolan. Ellerini iki de bir peçeteye siliyordu. Yalan kaybolsun diye. Kaybolmak için biraz da. Bir peçetenin beyazında kaybolmayı yeğ tutuyordu beyaz yalanlarda boğulmaya.
Yalan, soluklar iyice hızlanıp bir anda durduğunda çarşaf beyazlığına dökülen bir avuç kandı.
Adam bir ara izin verdi kızın inanmadığını anlamasına. Şaşkın bir anlatım belirdi kızın genç ama yıllanmış yüzünde. Nasıl olurdu? Nasıl inanmazdı bir ölümlü böyle bir Tanrıça’ya? Güzeldi. İnsanlara güzel olmadığını söylüyordu, güzelliğine vurgu yapmak için. Çevresindeki erkeklerin zayıflığından bahsederdi bilinsin diye gücü herkesçe. Kendine âşık olan adamları anlatırdı mütemadiyen, adamı âşık tutabilmek için her daim. Bu zamana kadar işe yaramıştı. Her ihanetinden sonra daha coşkulu olmuştu sevişmeleri ama bu sefer nasıl inanmazdı adam, nasıl? Evet, hepsi yalandı söylediklerinin ama nasıl inanmazdı adam? Kız yalanladı tüm sözlerini. Yalansız hiçbir şey bırakmadı söylenen. Böylelikle sıradanlaştırmak istedi yalanı. Ama bilemedi adam da sıradandı ve sıradan her şey en çok adama yakındı.
Yalan, gideceği bilinen kişinin hızını artırmak ve acıyı azaltmak için savrulan bir avuç küfürdü.
Son konuşmalarında anlatılanlara yalan bulaştı. Adam bulaşıcı bir hastalığa yakalanma korkusu gibi duyumsadı kızın anlattıklarına inanma korkusunu. Yalan bulaştı.
Adam masanın üzerinden kıza doğru uzandı bir eliyle. Diğer eliyle masanın kenarını olanca gücüyle sıkıyordu. Kızın çok iyi tanıdığı vücudunun, pek iyi tanımadığı tek yeri olan yüzüne dokundu. Kız heyecanlandı biraz. Belli etmemeye çalışsa da pembeleşen yüzü açık etti hislerini. Adam uzandı, başparmağı ve işaret parmağı ile bir kıskaç yapıp kızın dudaklarının kenarına bulaşan yalanı aldı. Buruşturdu ve biraz önceki kıskacı bir mancınığa dönüştürüp yalanı alabildiğine uzağa fırlattı. Kızın söyleyecek sözü yoktu artık. Zaten bir çizgi gibi duran dudakları iyiden iyiye belirsizleşmeye, kaybolmaya başladı. Ağzı tamamen yok olmadan bir kaç yalan daha tükürdü kız. Adam göz bebeklerini siper edip içine, korundu kızın bu en son ve cılız saldırısından.
Yalan, gözlerinden dalgalar geçen kızın gözlerinde konaklayan bir avuç siyah buluttu.
Kız, birden ona kadar sayabiliyordu eski sevgililerini bir çırpıda. Soluk almadan. Soluk alamazdı zaten konuşurken. Ağzından çıkmadan sözler havaya temas ettiğinde büyük dilinden küçük diline doğru bir yangın çoğalıyordu.
Adam, birden sona doğru koşabiliyordu artık ardına bile bakmadan. Ardına bakamazdı zaten. Çünkü tüm vücudu ihanete kesmiş bir Tanrıça duruyordu ardında. Ve kandırılmak bir kez daha, bir daha ışığa varamamak demekti. Kız birden ona kadar saydı. Adam birden sona kadar koştu.
Yalan, intihar eden balinaların üzerine serpilen bir avuç deniz suyuydu.
Yalan, bir avuçtu, iki el arasında küçük bir boşlukla oluşturulan.
Yalan bir avuçtu.

0 Fikir:

Yorum Gönder